Uluslararası 59. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu Pazar günü start alıyor…
Antalya’da başlayıp, İstanbul’da sona erecek olan 59. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunda, 1253 kilometre pedal çevirecek olan sporcuları zorlu parkurlar, zorlu etaplar bekliyor…
1963 yılında Marmara Turu olarak başlayan, 1966 yılında uluslararası nitelik kazanan ve 1968 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı himayelerine alınan “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, dünyanın en ünlü bisikletçilerine de ev sahipliği yapıyor…
Başka bir deyişle, dünyanın sporcusu, spor adamı Türkiye’nin doğal ve tarihi güzelliklerini de çıplak gözle izleme şansı buluyorlar…
Türk bisikletinin gelişimine değer katan ve dünya bisikletinde de önemli bir yeri olan “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu”nun Fransa’da, İtalya’da ve İspanya’da yapılan turlardan aşağı kalır bir tarafı yok…
Dünyadaki bir çok sporcu bu tura katılmak için can atıyor…
Türkiye’deki bu turu önemsiyorlar…
Ülkemizde gerçekleştirilen “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu”una sadece bir spor organizasyonu olarak bakmamak lazım…
Üst düzey rekabetin yanı sıra, Avrupa’nın önemli turizm merkezlerinden olan İtalya, Fransa, İsviçre, Belçika, İspanya ve buna benzer ülkelerle de, bu anlamda önemli bir rekabet yaşanıyor…
“Futbol, sadece futbol değil”den yola çıkarak, “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu” da sadece sporcuların kıyasıya yarıştığı bir spor organizasyonu değil, daha ötesi bir kütür ve turizm yarışıdır…
Meseleye biraz da bu taraftan bakmak lazım…
“Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu” Spor ve Turizmin şöleni haline gelmiştir…
Televizyondan “Fransa Turu”nu izlerken, sadece sporculara değil, Fransa’nın doğal güzelliklerine, köylerine, kentlerine odaklanır, ülkemin doğal güzellikleri ile mukayese ederim…
Bisiklet yarışları şehrinizde yapılıyorsa şehrinizin, ülkenizde yapılıyorsa ülkenizin tanıtımında önemli rol oynuyor…
Milyonlarca izleyici, bu yarışlar sırasında, bir sonraki yılın tatil ya da seyahat rotasını da belirliyor.
Bu işin bir de sportif tarafı var…
Türkiye’de “bisiklet” denilince akla gelen ilk şehir “Konya” veya “Kocaeli” olurdu…
Konya eski güzel günlere dönme noktasında bir gayret sunuyor, ama yeterli değil…
Ancak, “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu” bisiklet sporunun gelişmesine önemli katkılar sağlıyor, bunu da unutmamak lazım…
Bisiklet sporu, gerçekten zor spor, ama bisiklete sadece bu pencereden de bakmamak lazım…
Bisiklet, sadece fiziksel bir mücadele değil, zihinsel ve ruhsal bir yolculuktur…
Yarışın zorlukları, yarışın mesafesi, güzergahlar, tırmanışlar ve sonunda da mutlu sona ulaşmak, her bisikletçinin gönlünde yatan aslandır…
Bisiklet sporcularının yüzde 90’ı yokuş tırmanırken, “bu yarış bitsin, bisikleti bırakıyorum, daha da bisikletle işim olmaz” derler, ama ertesi günü ilk bisiklete binen de kendileri olur…
Bisiklet öyle bir sevdadır…
Atsan atamaz, satsan satamaz, kapının önüne koyamazsın…
Sağlık için de çok önemli bir aparattır bisiklet…
Babamdan misal vereceğim, 87 yaşına kadar bisiklete bindi ve doktorları kendisine “sakın bisikletten inme. Senin doktorun biz değil, bisiklet” demişlerdi…
Gerçekten de öyle, rahmetli babam, bisiklet onu üstünden atıncaya kadar, bisikletten hiç inmedi…
Sadede gelmek istiyorum: “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu” sadece bisikletçilerin koştuğu, ter döktüğü bir “tur” değil, bir “kültür” bir “turizm” sportif anlamda da bir ülkenin “itibarı”dır…
Dolayısıyla da ülke olarak, ne sporumuzdan, ne kültürümüzden, ne turizmimizden, ne de itibarımızdan tasarruf etme gibi bir lüksümüz yok…
Dolayısıyla da, daha önceki turlarda olduğu gibi, bu turun yapılmasında da emeği geçen Emin Müftüoğlu başta olmak üzere, işin ucundan tutan herkesin emeğine sağlık…
Ne diyebilirim ki başka.